Maskenin Ardında Güneş
Murat Engin Deniz
Kasım ayı…
Bir yanıyla Yazarlar Günü’nü,
diğer yanıyla Lösemi Haftası’nı taşıyor kalbinde.
İkisi birbirinden uzak gibi görünür ama aslında aynı kökten beslenirler: Yaşama tutunmak.
Bir yazar, kalemiyle hayata tutunur;
bir çocuk, nefesiyle.
Ve bazen ikisi de, bir bisiklet tekerinin dönme sesinde buluşur.
Benim için pedallamak, yazmakla eşdeğer bir eylem.
Her satırda bir nefes,
her kilometrede bir dua gizlidir.
Yokuşlarda tıkanan ciğerlerimle,
kalemimin ucundaki titrek cümleleri hep aynı yerden beslerim: Direnişten.
Lösemiyle mücadele eden çocuklar da aynı direnişin en saf halidir.
Bir çocuğun kollarında serum, gözlerinde umut görürsünüz.
Bir damla kanla değil, bir tebessümle savaşırlar.
Ve o gülüş, dünyanın en güçlü cümlesidir.
Bir gün pedallarımı Bursa’nın serin rüzgârında çevirirken,
karşımdan geçen küçük bir çocukla göz göze geldim.
Maskesinin ardında gülümseyen bir çift göz…
O anda anladım:
Benim yolum sadece asfaltla değil,
onların umutlarıyla da örülüyor.
Lösemi, yalnızca bir hastalık değil.
Bazen bir hayatın yavaşlaması,
bazen bir hikâyenin susmasıdır.
Ama her yazar bilir:
Bir cümle bittiğinde bile, umut yeni bir satırda yeniden başlar.
Bugün, Lösemi Haftası’nda, o çocukların hikâyesini düşünüyorum.
Onların her biri, kırılgan topraklarda filiz veren birer tohum gibi.
Belki yağmurdan ürkekler,
belki güneşe hasretler…
Ama yine de yeşeriyorlar.
Yazarlar Günü’nü kutladığımız şu günlerde,
kalemimi onların adına kaldırıyorum.
Çünkü yazmak, bazen bir farkındalık eylemidir.
Bazen bir çocuğun sessiz duasına,
bir annenin titreyen ellerine dokunmaktır.
Bir yazar olarak kelimelerle nefes alıyorum;
bir bisikletçi olarak rüzgârla.
İkisi birleşince ortaya tek bir anlam çıkıyor: Yaşamak.
Biz bu ülkenin “kırılgan topraklarında umut yeşerten kalemleri”yiz.
Kimi kitapla, kimi notayla, kimi teker sesiyle yapıyor bunu.
Ama özünde hep aynı şarkı çalıyor:
Yaşamak güzel şey…
Ve paylaşınca, umut hep yeniden başlıyor.
Eğer bir gün rüzgârda bir melodi duyarsanız,
belki o, lösemili bir çocuğun gülüşüdür.
Ya da bir yazarın kalbinden dökülen dua:
“Kırılgan topraklarda bile, umut yeniden yeşerir.”
Maskenin Ardında Güneş
Maskenin ardında bir dünya var,
Sessiz ama ışıkla dolu…
Bir çocuk gülünce sabah olur,
Bir nefes bile mucize olur.
Küçük bir kalp, büyük bir savaş,
Yatağında yıldızlara komşu.
Doktor gelir, umutla bakar,
Ve senin gözlerinde yaşamın dokusu.
Serum damlar, dualar yankılanır,
Her nefes bir hikâye taşır.
Saçların dökülür belki ama,
Cesaretin kök salar, başak gibi taşır.
Sen gül, dünya dönsün yeniden,
Maskenin ardında güneş sönmez.
Bir umut yeter bin yarına,
Kalbinde bahar hiç bitmez.
Sen gül, rüzgâr da döner,
Kırılgan toprakta filiz biter.
Bir pedal çevir, yol parlar,
Umudun sesi göğe yeter.
Oyun odasında renkler dans eder,
Her fırça darbesi bir nefes.
Küçücük ellerden taşar sevgi,
Gözlerinde bir şiir, bir güneş.
Korkuların yerini alır dua,
Annenin sesiyle sarmalanır gece.
Bir masal gibi geçer acı,
Güne uyanır kalbin ince ince.
Sen gül, dünya dönsün yeniden,
Maskenin ardında güneş sönmez.
Bir umut yeter bin yarına,
Kalbinde bahar hiç bitmez.
Bir bisiklet geçer hastane önünden,
Tekerinde umut, zincirinde dua.
Rüzgârın sesiyle karışır hayat,
Her pedal bir kalbi uyandırır yeniden.
Sen gül, dünya dönsün yeniden,
Maskenin ardında güneş sönmez.
Bir umut yeter bin yarına,
Kalbinde bahar hiç bitmez.
Ve biz inanırız sana küçük kahraman,
Küllerden doğar bazen yaşam.
Kırılgan topraklarda bile bil ki,
Umudun adı sensin, canım çocuk…
