
📌 1. Eser sahibi kimdir? Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
Eserin sahibi Hatice Kaptan. Ben kendimi sürekli yeniden keşfetmeyi seven, hayatı hem kalemle hem kalple deneyimleyen biriyim. Uzun yıllar sağlık alanında çalıştıktan sonra, iç dünyama dönme ve üretme isteği beni yazmaya, tasarlamaya, kendi markalarımı kurmaya yöneltti. Şu anda Glazzy markam altında takılar tasarlıyor, aynı zamanda kadınların içsel yolculuklarına eşlik edecek kitaplar yazıyorum. Her şeyin özünde “kendini hatırlamak” ve “ışığını yeniden bulmak” var.
📌 2. Yazarlığa yönelmenizde rol oynayan dönüm noktaları nelerdi?
Yazarlığa yönelmem aslında bir kırılma değil, bir uyanıştı. Hayatın içinde sürekli başkalarına iyi gelmeye çalışırken, bir gün kendime de iyi gelmem gerektiğini fark ettim. O fark ediş anı, içimdeki kelimeleri uyandırdı. Yazmak, bir terapi gibi oldu benim için — sustuklarımı dönüştürmenin en zarif yolu.
Zamanla gördüm ki kelimeler sadece bana değil, okuyan herkese dokunabiliyor. İşte o anda anladım: bu yolda ilerlemem gerekiyor. Çünkü yazmak, benim için sadece bir ifade değil, bir şifa biçimi.
📌 3. İlk eseriniz hangisiydi?
İlk eserim “Yıldız Tozundan Kadınlar”. Bu kitap, aslında kendi içsel dönüşüm yolculuğumun bir yansımasıydı. Her kelimesi; yaşadığım, hissettiğim ve sonunda şifaya dönüştürdüğüm bir sürecin ürünü. Kadınların kendi gücünü, ışığını ve öz değerini yeniden hatırlaması için kaleme alındı.
Benim için sadece bir kitap değil, aynı zamanda bir dönüm noktasıydı. Çünkü yazarken fark ettim ki; bazen kelimeler, insanın kendine açtığı en derin kapıdır.
📌 4. İlk kitap size ne hissettirdi?
İlk kitabımı tamamladığımda hissettiğim şey tarif edilemezdi. Sanki içimde uzun zamandır sessizce bekleyen bir ses nihayet konuşmuş gibiydi. “Yıldız Tozundan Kadınlar” benim için sadece bir kitap değil, kendi küllerimden doğuşumun simgesiydi.
Her satırında geçmişimin izleri, iyileşme yolculuğumun parçaları vardı. O yüzden yayımlandığında bir “eser” gibi değil, kalbimin bir parçası okurlarla buluşmuş gibi hissettim. Gurur, huzur ve biraz da şükran… Hepsi aynı anda.
📌 5. Eserlerinizde tekrar eden temalar ya da sizi yansıtan karakterler var mı?
Evet, eserlerimde sık sık “yeniden doğuş”, “kendini hatırlama” ve “içsel dönüşüm” temaları yer alıyor. Çünkü ben de hayatım boyunca bu döngüleri defalarca yaşadım.
Yazdığım her kadın karakter aslında bir yönüyle beni taşıyor; bazen cesaretimi, bazen kırılganlığımı, bazen de sessiz gücümü. Ama hepsi sonunda aynı noktaya varıyor: Küllerinden doğan, ışığını yeniden bulan bir kadın.
Bu yüzden kitaplarımda her karakter biraz Hatice’den, ama aynı zamanda her kadından bir parça taşıyor diyebilirim.
📌 6. Kendinizi yazdığınız karakterlerde bulduğunuz olur mu?
Evet, çoğu zaman. Aslında her karakterim benden bir iz taşıyor. Yazarken kelimeler aracılığıyla kendimle de yüzleşiyorum.
Kimi karakterler geçmişteki halimi, kimi gelecekte olmak istediğim kişiyi anlatıyor. Bazen onların gözünden kendi duygularımı yeniden tanımlıyorum.
Bu yüzden her hikâyede, her cümlede kendimden bir parça buluyorum. Yazmak benim için sadece bir anlatım biçimi değil, aynı zamanda kendimi anlamanın en güzel yolu.
📌 7. Bugüne kadar yayımlanan kitaplarınızdan bahseder misiniz?
Şu ana kadar yayımlanan ilk kitabım “Yıldız Tozundan Kadınlar.”
Bu kitap, kadınların içsel yolculuğuna eşlik etmek ve onlara kendi ışıklarını yeniden hatırlatmak için yazıldı. Her bölümde; yeniden doğuş, öz değer, kalp gücü ve ruhun sessiz dili üzerine dokunuşlar var.
Sadece bir hikâye değil, aynı zamanda bir farkındalık rehberi gibi. Okuyan herkesin kendi içinde bir cümlede bile olsa kendini bulabileceği bir yolculuk.
Şu anda ise yeni kitap projelerim üzerinde çalışıyorum; her biri aynı özden, ama farklı bir dönüştürücü enerjiden besleniyor.
📌 8. Bu eserlerin sizin için anlamı nedir?
Benim için her eser bir parça ben demek. “Yıldız Tozundan Kadınlar” sadece yazılmış bir kitap değil; içsel dönüşümümün, sessiz kabullenişlerimin ve yeniden doğuşumun izlerini taşıyor.
Her satırı bana, kelimelerin de şifa olabileceğini öğretti. Bu yüzden her kitabım bir süreç, bir aynaya bakış aslında.
Eserlerim; geçmişimi onurlandırdığım, kendimi affettiğim ve geleceğe umutla baktığım alanlar. Onlar benimle birlikte büyüyor, dönüşüyor.
📌 9. İlham kaynağınız nedir?
İlhamım çoğu zaman yaşamın kendisi. Sessizlikte, bir bakışta, bir kelimede ya da bazen sadece bir duyguda buluyorum onu.
Kendi iç dünyam, yaşadıklarım ve dönüşümlerim benim en büyük öğretmenim oldu. Bir kırılma, bir şifa anı ya da bir kadının gözlerindeki güç bile ilham kaynağım olabilir.
Doğadan da çok besleniyorum; rüzgârın sesi, toprağın kokusu, denizin dalgası… hepsi bana hayatın döngüsünü hatırlatıyor.
Aslında ilham dediğimiz şey dışarıdan değil, içimizden geçerek geliyor. Ben sadece onu fark etmeyi öğrendim.
📌 10. Bir fikri yazıya dönüştüren şey nedir?
Bir fikri yazıya dönüştüren şey, onun kalpte yankı bulması bence.
Bir düşünce sadece akıldan geçiyorsa gelir gider; ama kalbe dokunduğunda kelimelere dönüşür. Benim için yazmak, o içsel çağrıyı duymakla başlıyor.
Bazen bir kelime, bazen bir his, bazen de yaşadığım bir an bana “bunu yazmalısın” der. O anda kalem artık benden bağımsız hareket eder; içimde birikenler akışa geçer.
Yani bir fikri yazıya dönüştüren şey, aslında duygunun kendisidir — kalpten gelen her şey, bir gün kelimelere dönüşür.
📌 11. Yazma rutininiz nasıldır?
Benim için yazmak belli bir düzenden çok, bir ruh hâli aslında. Sessizliği, geceyi ve yalnızlığı tercih ederim. Genellikle gecenin ilerleyen saatlerinde, herkes sustuğunda iç sesim en net hâliyle konuşur.
Bir mum yakar, bazen bir tütsü ya da loş bir ışık eşliğinde kalemimi elime alırım. Yazmaya başlamadan önce kısa bir süre kendimle bağlantı kurarım — o anki duygum neyse, sayfalara o akar.
Kelimeleri zorlamam; ilham geldiğinde yazmak, gelmediğinde ise sadece hissetmek benim rutinimdir. Çünkü bazen yazmamak da yazının bir parçasıdır.
📌 12. Belirli bir yazma saatiniz var mı?
Genellikle geceleri yazmayı seviyorum. Gece benim için en sessiz, en gerçek zaman.
Dış dünyanın sesi azaldığında, iç sesim daha net duyuluyor. O yüzden çoğu yazım geceyle başlar, sabaha kadar sürebilir.
Bazen bir fincan kahve, bazen yanan bir mum eşlik eder bana. O an sadece ben ve kelimeler kalırız.
Günün değil, duygunun saatinde yazarım diyebilirim — çünkü ilhamın zamanı yoktur, sadece hissi vardır.
📌 13. Yazma sürecinde sizi en çok zorlayan şey nedir?
Yazarken en çok zorlandığım şey, duygularımı kelimelere sığdırmak.
Bazı anlar vardır; his o kadar derindir ki, hiçbir kelime tam karşılamaz. O zaman dururum, beklerim, hissin kendi dilini bulmasını.
Bir diğer zorluk da o içsel çıplaklık. Çünkü yazarken kendini saklayamazsın; ne kadar dürüstsen, o kadar derin yazarsın.
Ama sanırım bu zorluk aynı zamanda yazının en güzel tarafı — seni hem zorlar, hem de büyütür.
📌 14. Hiç vazgeçme noktasına geldiğiniz oldu mu?
Evet, defalarca.
Hayat bazen öyle anlar yaşatıyor ki, insan sadece “artık yapamayacağım” demek istiyor. Ben de o duyguyu çok iyi biliyorum. Ama sonra hep içimden bir ses “biraz daha dayan, burası son değil” dedi.
Belki de en güçlü yönüm bu — vazgeçmek üzereyken bile yeniden başlama cesareti bulmak.
O anlarda yazı benim sığınağım oldu. Kelimelere sarıldım, içimi döktüm, sustuklarımı yazdım… ve her seferinde küllerimden doğdum.
Artık biliyorum ki, vazgeçmek istediğimiz anlar aslında yeniden doğuşun eşiği oluyor.
📌 15. Eserlerinizin temel mesajı nedir?
Tüm eserlerimin merkezinde aynı mesaj var:
“Kendini hatırla.”
Çünkü insan, hayatın koşuşturması içinde en çok kendini unutuyor. Yazdığım her satır, okuyucuya kendi iç sesini, gücünü ve ışığını yeniden hatırlatmak için var.
Benim için yazmak; bir farkındalık çağrısı, bir yeniden doğuş daveti.
Eserlerim, “yenilmek” değil “yeniden doğmak”, “kırılmak” değil “büyümek” üzerine. Her şeyin özünde şifa, umut ve içsel güç var.
İstiyorum ki okuyan her kadın, her insan son sayfayı kapattığında kalbinde sessiz bir fısıltı duysun: “Ben de yapabilirim.”
📌 16. Okurun metnin sonunda hangi duygu ile kalmasını istersiniz?
Okurun kalbinde en çok huzur ve umut kalsın isterim.
Kendine biraz daha inanmış, hayatın anlamını bir nebze daha kavramış hissetsin.
Bazen sadece bir cümle bile, bir insanın içini aydınlatabilir. Ben o ışığın kıvılcımını bırakmak isterim.
Okuyan herkes kendi hikâyesine döndüğünde “ben de yeniden başlayabilirim” diyebilsin.
Çünkü her son aslında yeni bir başlangıcın sessiz davetidir — ve ben o davetin kalpte yankılanmasını isterim. ✨
📌 17. Okuyucular neden sizin kitabınızı okumalı?
Çünkü “Yıldız Tozundan Kadınlar” bir hikâye anlatmıyor, bir yolculuğa davet ediyor.
Bu kitap, dış dünyadan çok iç dünyaya yapılan bir keşif. Her sayfasında kendine ayna tutan, unuttuğu gücü yeniden hatırlayan bir kadın bulacaklar.
Yaralarını inkâr etmeden, onlardan güç alarak yeniden doğmayı anlatıyor.
Okuyucular bu kitapta sadece benim hikâyemi değil, kendi sessiz dönüşümlerini de görecekler.
Ve en önemlisi; kitabı bitirdiklerinde içlerinden bir ses duyacaklar:
✨ “Ben de yıldız tozundanım.”
📌 18. Sizi diğer yazarlardan ayıran şey nedir?
Beni diğer yazarlardan ayıran şey, yazdıklarımı sadece kelimelerle değil enerjiyle de aktarmam.
Ben yazarken anlatmıyorum; hissediyorum, yaşıyorum ve o duyguyu sayfalara işliyorum.
Her satırda bir içsel dokunuş, bir şifa niyeti var. Çünkü yazmak benim için bir ifade değil, bir enerji aktarımı.
Belki de farkım bu: kelimeleri zihinden değil, kalpten geçirerek yazmak.
Okuyan sadece bir metinle değil, bir ruh haliyle buluşuyor — o yüzden kelimeler bitse bile his kalıyor. ✨
📌 19. Genç yazarlara ne söylemek istersiniz?
Her şeyden önce, kendinizi susturmayın.
Yazmak mükemmel cümleler kurmakla değil, kalbinizdekini dürüstçe söylemekle başlar.
Bazen bir kelimeyle, bazen bir sessizlikle bile çok şey anlatabilirsiniz.
Hiçbir duygunuzu küçümsemeyin; çünkü en büyük hikâyeler, en derin acılardan doğar.
İlhamı dışarıda aramayın, içinizde zaten var.
Ve unutmayın: Yazarlık bir yarış değil, bir yolculuk.
Her sayfa, sizi biraz daha kendinize yaklaştırır. 🌙
📌 20. Yazmaya yeni başlayanlara bir tavsiye mektubu yazsanız, ilk cümleniz ne olurdu?
“Yazarken kimseye bir şey kanıtlamaya çalışma; sadece kalbini anlat.” 💫
Çünkü yazmak bir ispat değil, bir teslimiyettir. Kelimeler seni yargılamaz, sadece seni dinler.
O yüzden kusurlu olmaktan korkma, yeter ki içten ol.
Bir gün dönüp o ilk satırlara baktığında göreceksin; aslında yazdığın her şey, seni kendine anlatıyormuş. 🌿
Hatice KAPTAN

