
1) Eser sahibi kimdir? Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
Ben Büşra Bulut. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü, Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü mezunuyum. 1 sene özel bir okulda Tarih öğretmenliği yaptım. Ardından içerik yazarlığına geçmeye karar verdim. Bugüne kadar; 20’si basılı yayın olmak üzere toplam 41 farklı platformda yazılarımla yer aldım. Halihazırda wannart.com’da içerik yazarlığı, Gazete Solucan’da da köşe yazarlığı yapmaktayım. Aynı zamanda birtakım markalar için reklam ve pazarlama metinleri hazırlıyorum.
2) Hayatınızın dönüm noktaları, yazarlığa yönelmenizde etkili olan olaylar nelerdi?
14 yaşındayken katıldığım bir yazı yarışmasını birinci olarak tamamladıktan sonra bu alana dair bir ilgim ve kabiliyetim olduğunu gördüm. Devam eden süreçte amatör olarak birçok deneme ve makale kaleme aldım. Ardından üniversite döneminde bir haber sitesinden gelen teklifle beraber köşe yazarlığı yapmaya başladım. Kendimi kendi kelimelerimle ifade ederken bir yandan da bol bol araştırma yapıp bilgi birikimi edindiğimi fark edince, bu durum fazlasıyla hoşuma gitti. Netice itibarıyle en güçlü olduğum alanın “yazmak” olduğuna karar verdim. Sonrasında da “Ben yazılarımla konuşmayalım.” diyerek bu serüvene atıldım.
3) “Ulu Bilge” yazarlık serüveninizde kaleme aldığınız ilk eser mi?
Evet. 2024 yılında Od Kitap etiketiyle çıktı.
4) Bu ilk adım size ne hissettirdi?
Duygularım, düşüncelerim ve fikir dünyamda o güne kadar biriktirdiğim her ne varsa sanki bir anda ete kemiğe bürünmüş gibi hissettim. “Ulu Bilge” beni ölümsüz kıldı! Çünkü ben bir gün buralarda olmasam bile onun sonsuza kadar yaşayacağını biliyorum.
5) Eserinizde sizi yansıtan karakterler var mı?
Tabii ki. Bu kitabı yazarken özellikle kendi içimde başa çıkamadığım bazı şeyleri oradaki birtakım karakterlerin üzerine giydirip ruhumu temize çektim.
6) Kendinizi yazdığınız karakterlerde bulduğunuz olur mu?
Evet. Çok alakasız bir karakter yazmaya çalıştığım anlarda bile mutlaka kıyısında köşesinde bir yerlerde kendimi buluyorum.
7) Kitabınızdan kısaca bahseder misiniz?
“Ulu Bilge”, bir öykü kitabı. Gök, Dağ, Deniz adındaki üç kardeşin; geleneksel Han Töreni’ni başarıyla tamamlayabilmek için verdiği amansız mücadeleyi konu ediniyor. Tabii ki burada kadim Türk tarihinin birçok ögesine rastlamanız oldukça mümkün. Nitekim kardeşlerin babası olarak öyküde yer alan Demir Han, bizzat Oğuz Kağan Destanı’ndaki Türk’ün ulu atası Oğuz Kağan’ı temsil ediyor. Dolayısıyla Mete Han’ı da… Bu noktada “Ulu Bilge”nin tarihle bezenmiş etkileyici bir aile hikayesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca içerisinde Göktürk rünleri ve Oğuz boylarının tamgalarından oluşan birtakım semboller de var.
8) Bu kitabın sizin için anlamı nedir?
Yukarıda da bahsettiğim gibi onun beni ölümsüz kıldığını düşünüyorum. Şu an yazmakta olduğum roman bittiğinde ise ikisinin birden beni tamamlayacağına inanıyorum.
9) Yazarken size ilham veren şey nedir?
Ben ilham konusunda pek zorlanmıyorum. Bu bazen bir şarkı sözü oluyor, bazen bir film repliği, bazen yüzüme vuran soğuk bir rüzgar, bazen de gözlerimi sımsıkı kapattığımda zihnimde canlanan o parlak ışıklar…
10) Bir fikri yazıya dönüştürmeye iten duygu ya da an nedir?
O fikri çok sevmem gerekiyor. Eğer çok seversem yazı bir şekilde kendiliğinden akıp gidiyor zaten.
11) Bir yazar olarak üretim rutininiz nasıldır?
Bu çoğu zaman değişiklik gösteriyor aslında. Ruh halime bağlı olarak bazen haftanın 3-4 günü ara vermeden yazıyorum. Bazen de bu sayı haftada 1’e düşebiliyor.
12) Belirli bir yazma saatiniz ya da ritüeliniz var mı?
Var. Genellikle gece geç saatlerde yazmayı seviyorum. Sessiz bir ortam ve loş ışık eşliğinde bir şeyler karalamak beni mutlu ediyor.
13) Yazma sürecinde sizi en çok zorlayan şey neydi?
Bir an önce kitabı bitirip çıkarmaya odaklandığım için zaman konusunda biraz zorlandığımı söyleyebilirim. Onun haricinde pek bir zorluk yaşamadım. Çünkü tema zaten çok önceden beri belliydi ve kurgu da kafamın içinde hazırdı.
14) Hiç vazgeçme noktasına geldiğiniz oldu mu?
Hayır. Sadece yorulduğum zamanlar oldu.
15) Eserinizin ana fikri ya da vermek istediğiniz temel mesaj nedir?
Bir yandan tarihi sevdirmeyi, bir yandan da olan değil olması gereken aile hayatını göstermeyi hedefliyorum.
16) Okuyucunun metnin sonunda zihninde neyle kalmasını istersiniz?
Öncelikle Türk tarihine ilgi duymaya başlamasını isterim. Sonrasında aile hayatının ve kardeşlik bağlarının ne kadar değerli olduğunu da fark ederse eğer, kendimi amacıma ulaşmış sayarım.
17) Okuyucular neden sizin kitabınızı okumalı?
Çünkü onlara destansı bir hikaye vaat ediyorum.
18) Sizi diğer yazarlardan ayıran şey ne olabilir?
Ben fazlasıyla yalın ve akıcı bir üslup kullandığımı düşünüyorum. Ağdalı ve upuzun cümleler kurmaktan özellikle kaçınıyorum ve anlatmak istediğim şeyi okuyucuya aktarırken bazı noktaları bilinçli bir şekilde onların hayal güçlerine bırakmayı tercih ediyorum. Bir nevi kitabı birlikte yazıyoruz da denilebilir.
19) Son olarak, Edebiyat yolculuğunda olan genç yazarlara veya yazar adaylarına ne söylemek istersiniz?
Onları aşağı çekmek isteyen insanlara asla kulak asmasınlar. Yalnızca kendi iç seslerini dinlesinler.
20) Yazmaya yeni başlayanlara bir tavsiye mektubu yazacak olsanız, ilk cümlesi ne olurdu?
Konuşacak kimsen kalmadığında bile kalemin seni dinleyecektir, durma devam et.

